ADANA (ONUR ÇİÇEK)
Adana,
Akdeniz bölgesinde olmasına rağmen yemek zevki olarak tam bir Güneydoğu Anadolu
şehridir. Egelilerin aksine, bütün yemekleri daha çok et üzerine kurulmuştur.
Tabi ki en önemli yemeği Türkiye'nin de yemek konusunda dünyaca ünlü olmasını
sağlayan kebaptır. Her köşe başında bulunan kebapçılar ve şehirdeki kebap
kültürü nedeniyle kurban bayramında kebap sisinden dolayı uçakların
havalimanına inemediği rivayet edilmektedir. Kebap, İstanbul'dakinin aksine
bulgur pilavı olmadan gelir Adana'da; çünkü amaç et ile karnını doyurmaktır
bulgur ile değil. Kebabın yanında en azından 5-6 çeşit meze gelir ve bunlar
tamamen ücretsizdir. Kebabın yanına en çok yakışan içecek ise kırmızı havuçtan
yapılan şalgam. Yine İstanbul'dakine tadı hiç benzemeyen bol bol acıyla içilen,
zamanında Adana'ya gelen Churchill'in bile içtiği rivayet edilen milli bir
içeceği şehrin. Aslında son iki yıldır ortaya çıkan muhteşem bir yemek
festivali var Adana'da: Rakı festivali. Adana'nın tarihi bölgesi olan Büyüksaat
civarında her yer masa ve sandalyeler ile donatılarak bütün gece boyunca rakı-şalgam ve kebabın dibine vurulur.Adana'nın bir diğer farklı yemeği ise şırdandır. Görüntüsünden dolayı Adanalı olmayanların iğrenerek baktığı(haklılar) ama tadı efsane olan hayvanın bağırsak kısmına pirinç doldurulmasıyla yapılan ve gece 12den sonra her köşe başında bulunan bir lezzettir.
Adana'nın aşırı sıcak olması insanları serinlemek için yeni lezzetler yaratmaya itmiş. Bunların en güzel örneği ise bici bici. Bici bici, gül şerbeti ve nişasta muhallebisinden oluşan, üzerine kesilmiş buz ve meyvelerle servis edilen Adana dışında bulmanızın çok zor olduğu aşırı serinletici bir tatlıdır. Özellikle yaz aylarında göl kenarı tamamen bici biciciler tarafından doldurulmakta.
Adana yemeklerini yaz yaz bitmez aslında: lahmacunu, içli köftesi(sanırım bütün güneydoğu Anadolu’nun en güzeli), analı kızlısı, fellah köftesi, karakuş tatlısı, muzlu sütü... Yemek açısından bir derya olan bu şehir için mutlaka bir yemek turu düzenleyin.
ANKARA (İREM KARABAĞ)
Ankara deyince
çoğunlukla birçok insanın aklına başkent olmasından başka özellik gelmez.
Fakat, Ankara’nın bunun dışında bolca güzel özelliği vardır. Bunların başında,
Ankara’nın yegane lezzetleri gelir.Ankaralılar için
vazgeçilmez lezzetlerin bir kısmını bu yazıda tanıtacağım.
Ankara Simidi
Ankara simidi,
ülkemizde yapılan diğer simitlerden daha çıtır ve daha kahverengidir. Bunun
sebebi, pekmezleme aşamasının soğuk olarak yapılıp sonra simidin fırına
atılmasıdır. Böylelikle hem daha kahverengi hem de daha çıtır bir simit elde
edilir.
Ankara Tava
Eski Ankara
mutfağına ait olan bu yemek, en ünlü yerel lezzetlerden biridir. Pilavı arpa
şehriyeden yapılır. Eti ise haşlanmış, tiftik edilmiş kaburga etidir. İkisi bir
tabakta, yayık ayran ile servis edilir.
Şibit Tatlısı
Ankara’nın bir
ilçesi olan Güdül’e özel bu tatlı en önemli yöresel tatlılardan biridir. Açılan
hamurların sacda pişirilir ve daha sonra şerbetlenir. Sade ve lezzetli bir
tatlıdır.
Meşhur ASPAVA!
Ankara denilince
akla gelen en önemli lezzet: Aspava’nın meşhur soslu döneridir. Birçok taklidi
olan Aspava’nın asıl merkezi, Ankara-Esat’tır. Sınırsız ikram, sos, kaşar ve
soğanla gelen lavaşa sarılı dürüm, aklınızı başınızdan alacak bir lezzettir. Siz
siz olun, Ankara’ya gittiğinizde Aspava yemeden dönmeyin!
BURSA (ASLI UÇAR)
İskender
Bursa denince akla ilk
olarak bir Bursa klasiği olan İskender kebap gelir. Kusursuz işlenmiş ve incecik kesilerek sunulmuş etiyle, üzerine dökülen
tereyağı, sosu, yanındaki yoğurt ve altındaki yağlı sıcak pide parçalarıyla
yiyenleri büyüleyen İskender kebabın lezzetindeki en büyük sırrı etin
kalitesi ve pişirme yönteminden kaynaklanıyor. İskender kebabının yapıldığı et,
Uludağ yaylalarındaki otlar ve kekik ile beslenen koyun ve kuzu etlerinin
farklı bölümlerinin lezzetlerinin birbiriyle karışmasıyla elde ediliyor. İskender etinin yağı daha az olmakla birlikte
kullanılan domates sosu ve yoğurt da kaliteyi çok etkiliyor. Ayrıca İskender
yanında üzümden elde edilen bir içecek olan şırayla servis ediliyor.
Bursa’ya yolu düşenlerin tatmadan gitmek istemediği İskender,
neredeyse 150 yıllık bir geçmişe sahip. İskenderin öyküsü, 1867 yılında
İskender Efendi’nin Bursa Kayhan’daki dükkanlarında başlıyor. O yıllarda kuzu
bir bütün olarak ve yere paralel biçimde odun kömürlü bir ocakta pişirilmekteydi.
Ancak İskender Efendi kuzu
etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda
dağılmasını sağlamak için çözüm aramaya başladı. Kuzu etini sinir ve
kemiklerinden ayırıp dikey çubuğa kat kat yerleştirdi ve tasarladığı dik bir
ocağın önünde döndürerek odun kömürüyle pişirdi. Bu lezzetli eti pide, özel
tereyağı, sos, yoğurt, domates ve yeşil biberle birlikte sunarak bugünkü
İskender’in ilk sunumunu gerçekleştirdi. Böylece dünya mutfakları içinde önemli
bir yere sahip Türk mutfağının nadide lezzetlerinden "İskender Döner Kebap" doğmuş
oldu.
Sizin de yolunuz Bursa’ya düşerse özellikle Atatürk
Caddesi’nde Tayyare Kültür Merkezi’nin yanındaki İskender şubesinde bu eşsiz
lezzeti denemeden geçmeyin!
KARABÜK-SAFRANBOLU (CANSU BÜYÜKBALCI)
Şimdi
de biraz Karabük/Safranbolu yemeklerinden bahsedelim. Şüphesiz Safranbolu
deyince akla gelen ilk şey İran mutfağında da bolca yer tutan Safran.
Ağırlığıyla kıyaslandığında dünyanın en pahalı baharatı olarak geçen safranın
yarım kilogramı yaklaşık 80.000 çiçekten çıkartılır ve kendi ağırlığının
100.000 katı suyu sarı renge boyayabilir.
Çocukluğumda anneannemin bolca yaptığı ve çok sevdiğim bir
çeşit mantı olan perohide sıra. Biraz araştırdıktan sonra öğrendim ki, aslında
Ukrayna ve Ermenistan’da da perohiye benzer yemekler yapılıyormuş. Kayseri
mantısından farkı; içinin süzme yoğurt ve nane kullanılarak hazırlanması, sadece
tereyağı dökülerek servis edilmesi ve şekli. Bohça gibi değil üçgen üçgen
kapatılarak hazırlanıyor.
Alttaki
resimde gördüğünüz yemek ise Bükme. İçi genellikle ıspanak, soğan, kıyma ve
maydanoz ve çeşitli baharatların pişirilmesiyle hazırlanır. Sonrasında hamur
açılır, hazırlanan harç içine koyulur. Sağdan ve soldan içe doğru bükülerek
kapatılır.
Ve son
olarak cevizli yayım. Eriştenin tıpkı makarna gibi haşlanmasıyla başlanır.
Tereyağı keşle beraber kavrulur. Bilmeyenler için, keş aslında süzme yoğurttan yapılan bir çeşit çökelek. Bu yağ eriştenin üzerinde gezdirilir ve üzerine ceviz
serpilerek servis edilir.
KAYSERİ (HATİCE AKCA)
Kayseri
mutfağına daha çok et ve hamur ile hazırlanan yemekler hakim, tahin de çok
kullanılan malzemeler arasında. Kayseri denince akla gelen ilk yiyecekler olan
mantı, sucuk, pastırmayı bilmeyen yoktur. Kayseri mantısıyla ilgili, bir yemek
kaşığına tam 40 tane sığabildiği ile ilgili bir rivayet de vardır hatta. Oysaki,
lezzet konusunda bunlardan hiç de geri kalmayan ancak adı daha az duyulmuş
birçok yöresel yemeğe daha ev sahipliği yapıyor Kayseri.
Çorbalardan
örnek vermek gerekirse, Börek Aşı Çorbası yine hamurun ve kıymanın eksik
olmadığı yemeklerden biri. Mantı gibi hazırlanan içi kıymalı hamurlar bu sefer
mercimek, salça ve baharatlarla karıştırılıp çorba halini alıyor. Hamur ve
kıyma demişken, Kayseri Yağlaması’ndan bahsetmeden geçmeyelim. Tabak şeklinde
ve büyüklüğünde açılmış hamurların tek tek pişirilip aralarına kıymalı harcın
da eklenerek üst üste dizilmesiyle yapılan bu yemek üstüne bir de istenirse
sarımsaklı yoğurt konularak servis edilir. Yine Kayseri’nin mantı kadar olmasa
da duyulmuş bir lezzetidir ve tadına diyecek yoktur. Adı gibi yapımı da değişik
olan bir yöresel yemeği de vardır Kayseri’nin: Pırtımpırt. Taze asma
yapraklarının pırtılıp yani parçalanıp et, soğan, salça, nohut, gendime (iri
buğday) ile pişirilmesiyle ortaya çıkan bu yemek Kayseri’nin Develi ilçesine
ait. Yine etli bir yemekle devam edecek olursak Pehli’ye geliyor sıra. Yemeğe
ismini veren pehli kuzunun sağ kaburga bölümündeki ete deniyor. Bu yemek
tepsinin altına kızartılmış patlıcanların, bu patlıcanların üzerine de terbiye
edilip kızartılmış kuzu etlerinin dizilip fırınlanmasıyla hazırlanıyor. Kayseri tatlı yönünden de çok zengin bir il. Birçok çeşit baklava, helva gibi tatlıların yanında Kayseri’ye özel Nevzine adlı bir tatlı da bulunuyor. Nevzine’nin yapımında ceviz, tahin, yoğurt gibi malzemelerin kullanıldığı hamur pişirildikten sonra şerbetle taçlandırılarak servis edilir, şerbetine pekmez eklendiği de olur.





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder