BuGusto ile Rus Mutfağı

İstanbul'da Rus Mutfağı 

    Merhaba arkadaşlar! Boğaziçi Üniversitesi Gastronomi ve Degüstasyon Kulübü olarak Rus mutfağını tatmak amacıyla Gümüşsuyu'ndaki Ayaspaşa Rus Restoranı'nı ziyaret ettik. Mekânın güzelliği kadar ilgi çekici bir hikâyesi de var; ancak ondan yazının sonunda bahsedeceğiz. Önce bize takdim edilen yemekleri değerlendirelim.

    Borş Çorbası
    Tadıma hoş bir kış çorbası olan borş ile başladık. Yerken lahana tadının yoğun olarak hissedildiği borş çorbasının diğer ana malzemeleriyse soğan ve pancar. Çorbanın üzerinde ağızda güzel bir tat bırakan, yumuşacık bir lezzet de bulunuyordu: Smetana… Smetana, Ruslar'ın sütten yaptıkları krema benzeri bir yiyecek.

    Patlıcan Rulo
    Hafif bir tatla devam ediyoruz. Tabaklarımızda patlıcan rulo var. Patlıcan rulo; ceviz, peynir, sarımsak ve patlıcanın karışımından meydana gelen mükemmel bir yemek çeşidi! Sarımsak tadının biraz baskın olduğunu söyleyebiliriz. Yağsız pişmesi sebebiyle de gayet hafif.

    Rus Salatası
    Rus salatası hepimize tanıdık bir tat aslında. Ancak Ayaspaşa'da denediğimiz Rus salatası annelerimizin yaptıklarından hafif olması yönüyle biraz farklıydı. Malzemeleri salatalık, peynir, bezelye, patates, havuç, taze soğan ve turşu olan salatanın mayonezi ise ev yapımıydı ve lezzetliydi.

    Venigred
    Yemeğe salata ile devam ediyoruz. İştah açıcı güzellikte bir salata venigred. Pancar ve lahana tadının baskın olduğu yemeklerden de bir tanesi aynı zamanda. Tadım esnasında öğrendik ki pancarı ve lahanayı kendileri marine ediyorlarmış. Hafif bir tadı olan venigredin sirkesi de keskin değil, kıvamı uygun.

    Havyarlı Bilini
    Bilini, krepe benzeyen bir yiyecek. Ruslar genel olarak çok fazla çeşidini yapıp yiyorlar. Biz ise havyarlı olanını tattık. Havyarın tuzunu alması için havyarlı biliniyi yumuşak bir tadı olan smetana ile servis ediyorlar. Kimimiz smetana ile uyumunu hoş buldu, kimimizse onsuz daha güzel olabileceğini söyledi. Ortak kanı, havyarlı bilininin güzel olduğu yönündeydi.

    Pelmeni
    Yine tanıdık bir lezzet: Mantı ama Rus mantısı. Bizim yaptığımız mantıdan daha büyük olarak hazırlanan pelmeni fırınlanmıştı. Smetana ve kaşar peyniri ile de hem göze hitap ediyordu hem de mideye. O kadar çok sevdik ki aramızda "Bizim mantımızdan güzel galiba" diyenler dahi oldu.

    Viyana Usulü Schnitzel


    Pelmeniden sonra mekânın en popüler yemeği olan schnitzeli tatmak üzere bir müddet bekledik. Bu arada bize kaşarlı pane ikram edildi; bu incecik lezzeti beğendik. Paneden sonra schnitzellerimiz geldi. Öğrendiğimize göre, yediğimiz et biz sipariş verdiğimiz anda taze olarak dövülüyormuş - bu yüzden biraz beklemişiz-, dolayısıyla schnitzel misafire özel hazırlanıyor. Et, dövüldükten sonra paneleniyor ve kızartılıyor, sonra da zarif bir şekilde servis ediliyor. Domuz, tavuk ve dana ile hazırlanan çeşitleri mevcut. Biz Ayaspaşa'da dana etinden yapılanı tattık. İnce ve hafif çıtır olan schnitzelin yanında hardallı patatesin de tadına baktık.

    Medavik

    Sanırım en tatlış bölüme geldik. Schnitzelimiz bittikten sonra tabaklarımıza balla hazırlanan bir pasta geliyor: Medavik. Kremasında kaymak da içeren medavik, hafiften cheesecake'i anımsatıyor yerken. Tadımımızı böyle bir güzellikle, yüzümüzde de kocaman gülümsemelerle noktalıyoruz.

    Gelelim mekânın hikâyesine: Ayaspaşa Rus Restoranı, 1943'te Macar bir hanım ile Beyaz Rus bir bey tarafından kurulmuş. Mekânın ilk sahipleri, daha önceden Ankara'da aşçı olarak çalışıyorlarmış. Bu sırada evlenmiş ve İstanbul'a yerleşmeye karar vermişler. Restoranın bulunduğu binanın ikinci katında oturmaya başlamışlar, aynı zamanda orada misafir de ağırlıyorlarmış. Sonra binanın ilk katını da kiralamışlar, yani şu anda misafirlerin ağırlandığı yer... Geçen yıllar içerisinde mekân genişletilmiş, şu anki sahibine devredilmiş ve şimdiki halini almış. Belirli akşamlarda canlı müzik eşliğinde yemek yiyebileceğiniz bu hoş mekândan biz güzel duygularla ayrıldık.

   
    Başka tadımlarda görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!