
Gazpacho: Bu yemek küçük kase-bardak gibi bir kapta servis edildi. Renk olarak ezogelin turuncusuydu ve kokusu taze ve ekşili salatayı andırıyordu. Kıvamı yoğun hatta sos gibi kullanılabilir şekilde. Gazpacho soğuk bir domates çorbası. Normal çorbaların aksine, bu çorba ocakta değil blender'da hazırlanıyor. İçinde kişniş, domates, salatalık, köz biber ve sarımsak var. Gayet iştah açıcı ve tazeleyici bir çorba. Ayrıca masalarda bize bütün tadım boyunca eşlik eden küçük dilimli ve baharatlı kıtır ekmekler de vardı. İşte o ekmekleri çorbaya bandırıp yemek ayrı bir tat katıyor. Yapılan puanlamada ortalama puanı 10 üzerinden 6,9 puan aldı. Yapılan yorumlarda genellikle soğuk ve yoğun olması üzerinde durulmuş. Buna rağmen bu çorbayı İspanya'da içen bir arkadaşımıza göre orjinalinden daha az yoğunmuş.
Nachos: Mini pizza dilimleri şeklinde ince yarı kıtır yarı yumuşak bir hamurun üzerinde beyaz peynir eritilmesi ve baharat konulması ile oluşturulmuş harika bir atıştırmalık. Yanında 3 tip sos vardı. Bunlardan birincisi bir zamanlar doritos paketlerinden çıkan ve yoğurda eklediğimiz sos şeklindeydi. İkincisi ise Gazpacho yu hem görünüş hem de malzeme olarak andıran Romesco sosuydu. Romesco'nun içinde közlenmiş domates sosu, kişniş ve sarımsak var. Soslar genel olarak çok beğenildi. En beğenileni ise Romesco. Puanı 7,5. Meksika nacholarından daha lezzetli bulan da var çok tuzlu diyen de. Peyniri de az bulunmuş. Daha bol bir peynirle daha da iyi olacağını ben de düşünüyorum.
Tortilla: Patatesli soğuk omlet, nacho ve salatayla servis ediliyor. Omletin içinde kaliforniya biberi var ve fırında yapılıyor. Fırınlandıktan sonra hemen buzdolabına koyuluyor. Nacholar bundan önce gelen tabaktakilerden farklı olarak peynirsizdi. Salatanın içindeyse domates, yeşillik ve siyah zeytin vardı. Patatesli kek yemiş olanınız varsa eğer bu, ona çok benziyor. Puanı 7,2. Soğuk olmasını hem beğenenler vardı hem de sıcak versiyonunu tercih edenler. Bir tabağı 4 kişi tattığımız için porsiyonlar da küçük geldi.
Patatas Bravas: Sıradaki yemek ise görünüş olarak patsoyu andıran bir lezzet. Bebek patatesler ilk önce safranla haşlanıyor sonra da soğutulup kızartılıyor ya da fırınlanıyor. Patateslerin şekilleri üçe bölünmüş elma dilim patatesler gibi. Rengi kahverengiye kaçıyor. Üstüne bolca Romesco sosu ve yumurtasız, sarımsaklı mayonez dökülmüştü. Tat olarak ise biraz ekşi biraz da dil yakmayan ama genizde hafif bir acılık bırakan bir stile sahipti. Canınız değişik bir patso isterse mutlaka denemeniz gereken bir tarif. Puanı 8,1. Özellikle sosu çok beğenildi.
Pulpa A La Galega: Bu etkileyici tarif ahtapot bacaklarının soğan, havuç ve salatalıkla haşlanmasından sonra, maydanoz ve paprikalı patates püresinin üzerine konulmasıyla yapılıyor. Ahtapot, dokunaçlarıyla birlikte servis ediliyor. Ayrıca haşlanma işlemi 2 kez tekrarlanıyor. Ahtapotun tadı ve kıvamı tavuk etini andırıyor ama aynı zamanda hafif bir deniz kokusu da veriyor. Ahtapotla patates püresi, tadım yapanlar tarafından uyumlu bulundu. Ahtapot gibi deniz ürünlerinin Türkiye'de pahalı olması, bu nispeten basit ve kolay tarifi maliyetli yapıyor.Puanı 7,8. Patates püresini kimi lezzetli kimi çok sade buldu. Ahtapotun da gereğinden fazla piştiği hakkında yorumlar var.
Garbanzos: Garbanzo'nun Türkçesi nohut anlamına geliyor. Garbanzos nohutun önce haşlanıp sonra zeytinyağı, karabiber ve tuzla bekletilmesi, ardından da ceviz ve zeytinyağıyla kızartılmasıyla yapılıyor. Nohutun dışı çıtır ve parlaktı. Gittiğimiz restoranda en çok sevilen yiyeceklerden bir tanesiymiş. Buna rağmen genel olarak kuru ve yağlı bulundu. Şahsi düşüncem ise yağı azaltılırsa, kuruyemiş gibi bir çok ortama uyum sağlayan çok hoş bir atıştırmalık olur. Puanı 7,7. Şekerli ve ya tatlı olsaymış daha da güzel olurmuş diyen arkadaşlarımız da var.
Paella: Tadımdaki kişisel favorim olan bu yemek deniz ürünlü ve sebzeli pilavı andırıyor. Özünde Katalan mutfağına ait. Yapılması bir hayli sürüyor. İçinde deniz ürünü olarak midye, jumbo ve bebek karides ve kalamar var. Pilavlı kısmı ise pirincin bezelye ve beyaz şarapla önce kavrulması, bekletilmesi sonra da dereotu, safran, domates, maydanoz, kekik, sarımsak eklenerek bildiğimiz pilav gibi pişirilmesiyle yapılıyor. Limon dilimleriyle servis ediliyor ve limonun ekşiliği yemeğe ayrı bir güzellik katıyor. Beklememize değen bir lezzet. Puanı 8,5. Baharatının fazla olması ve karideslerin fazla pişmiş olması yapılan yorumlar arasında.
Sufle: Tatlıların ilki limonlu ve beyaz çikolatalı bir sufleydi. Yaygın sufle kavramının aksine bu sufle içinden tabağa akan bir kıvama sahip değildi. Aynı masayı paylaştığım Ege Ersoy'dan öğrendiğim kadarıyla da suflenin orijinal formu da buymuş. İçinin akışkan değil ama bulutsu bir kıvamı olması gerekliymiş. O açıdan bu sufle gayet uygundu. Limonlu diğer tatlılarda da olduğu gibi bu suflede de o "limon hafifliği" vardı. Yanında vanilyalı dondurma ile servis ediliyor. İkisinin birlikteliği harika. Yapılan yorumlar, tadımcıların sufle diyince akışkan bir şey beklemeleri sonucunda hayal kırıklığına uğradıklarını yansıtıyor. Beni üzen kısım ise porsiyonun çok küçük olmasıydı. Puanı 7,6.

Churros: Şekil olarak bize pek yabancı gelmeyen bir tatlıydı. Tulumba tatlısının 1 parmak boyunda olup, kızartılmış ama şerbetlenmemiş, onun yerine esmer şeker serpiştirilmesiyle yapılmış versiyonu gibi. Yanında içine batırmamız için çikolata sosu da veriliyor. Çikolata sosu tat olarak çoğumuzun nedenini çözemediği bir değişikliğe sahipti. Tatlının dışı çıtır içi yumuşacıktı. Puanı 8,1. Şekerinin fazla olduğundan şikayet edilse de genel olarak başarılı bulunmuş.
Sangrea: Normalde menü de olmayan alkollü bir kokteyldi. Kendim bir bardak alıp tamamiyle içmesem de tatma şansım oldu. Bu restoranda yapılan Sangrea oraya özgü bir tarife sahip. Kırmızı şarabın şeker, elma, misket limonu ve portakal parçalarıyla fermente edilmesi ve içine votka ve cin katılmasıyla yapılıyor. 8-10 saatlik bir fermentasyon işlemi var. Tadı kabukların acısı ve alkolün hafif yakıcılığına sahip. İçindeki meyve parcacıklarında alkol oranı daha fazla olduğundan onları bardaktan çıkarıp yemenin bizi "çarpabileceği" konusunda da uyarıldık :). Tadıma katılıp daha önce Sangrea içmiş olanlardan duyduğum kadarıyla bu, içtikleri en iyi Sangreaymış. Menü de olmadığı ve sadece bir kaç kişi aldığı için puanlamadık. Daha önceden BuGusto'nun P.F Chang's ve Limonata kokteyl tadımlarında da bulunmuştum. Hepsini dikkate alarak 8,5/10 gibi bir sayıyı bu kokteyle layık görebilirim. Sangrea severlerin bu versiyonu da denemesini tavsiye ederim.
BuGusto Que Tal tadımının blog yazısını burda noktalıyor, İspanyol mutfağını ve ya bize uydurulmuş Tapas mutfağını merak eden arkadaşların bu mekana bir göz atmasını tavsiye ediyorum. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder