Mart ayınının ilk günü BuGustolular için pek lezzetliydi: Erzurum mutfağının öne çıkan yemeklerinden cağ kebabının eşsiz lezzetini tatmaya Ümraniye'ye gittik. Dönemin Et Günleri kapsamında ilk etkinliği olan bu ziyarette restoran sahipleri bizi güler yüzle karşıladılar. Cağ kebabın İstanbul'daki en önemli temsilcilerinden birisi olarak bilinen Meşhur Erzurum Cağ Kebap, sade ve iddiasız ismine bakılacak olursa, belli ki lezzetiyle kazanmış şöhretini.
Restorana girip masalarımıza geçtikten sonra hepimizi heyecanlı bir bekleyiş aldı. Mezeler, salatalar ve su şişeleri halihazırda konmuştu masaya.
 |
| Yemeğe Ayran Aşı Çorbası ile başlıyoruz |
Sofraya ilk gelen yemek, pek tabi çorbaydı.
Ayran aşı çorbası olarak adlandırılan bu çorba ile midelerimizi sonradan gelecek cağ kebaba hazırladık. Çorba ideal sıcaklıkta servis edilmişti. Tadı beni eskilerde köyümde ekşi ayran aşı çorbası içtiğim zamanlara götürdü. Ne var ki çorba biraz fazla yağlıydı ve tuzu da gereğinden biraz fazla katılmıştı. Kimilerinin soğuk olanını sıcağına tercih ettiği bu çorbanın, ekşisini az bulanlar ile ağır ve yoğun olduğunu düşünenler oldu.
Buğday taneleri ve ilk etapta maydanoz zannettiğimiz ama sonradan
Erzurum'a has bir bitki olan aş otu olduğu söylenen ot da özgün bir tat katmıştı çorbaya. Çoğunluğun fikrine göre ortalama üstü bir çorbaydı.
 |
| Leziz Cağ Kebabı |
Çorbadan sonra sıra asıl lezzete,
cağ kebabına geldi. Fakat bundan önce masada bulunan yoğurda değinmeden geçemeyeceğim.
Yoğun kıvamı ve nefis tadıyla hepimizin çok beğenerek yediği bu
yoğurt,
manda sütüyle karışık inek sütünden yapılmış. Çömlek kaplarda sunulan yoğurtlar, herkese yetecek şekilde cömertçe servis edilmişti. Cağ kebabına dönecek olursak, gelişi adeta davul zurnayla karşılandı. Bu kebapla özdeşleştirebileceğimiz, ahşap tutma yeri olan
cağ isimli şişlere geçirilmiş şekilde uzun tabaklarla gelen cağ kebabı, garson tarafından birer birer servis edildi ki soğumadan tüketilebilsin. Bir seremoni şeklinde cağ kebabı şişini tabaklarımızdaki
lavaşın içine yerleştirdik, peşinden lavaşı şişin etrafında sardık, lavaşa parmaklarımızla bastırıp şişi çıkarınca kebaplarımız lavaşın içinde kayboldu ve isteğe göre içine eklenen
soğan ve közlenmiş yeşil biber gibi lezzetlerle buluştu.
Yumuşacık, iyi pişmiş, ağızda dağılan taze kuzu eti... Kebaplarımızdan bizi tatmin eden hakiki et tadını doyasıya aldık. Porsiyonu az bulanlar ve fazla yağlı bir kebap olduğu için fazla beğenmeyenler de oldu.
Cağ Kebabının Hazırlanışı
Tatlıdan önceki aralıkta mekan sahibiyle kısa bir sohbette bulunduk. Bu sohbet cağ kebabının hazırlanış aşamasıyla da ilgili bilgi edindik. Hazırlanışı aslında dönere benziyormuş. Önceden terbiye edilmiş kuzu eti (nadiren keçi eti), baharatlanıp tuzlanarak yatık biçimde genişçe bir şişe geçiriliyormuş. Etin kıvamı ve tadında, ne kadar terbiyelenip dinlendirildiği, pişme sürecinde ateşe olan mesafesi ve döner bıçağı ile kesildikten sonra ızgara üzerinde ne kadar daha pişirildiği gibi ince detaylar büyük rol oynuyor. Yani, şekli dönere benzese de hazırlanışı ve servis edilişi oldukça farklı bu kebabın.
 |
| ...Ve sonunda tatlı geliyor! |
Tatlı zamanı!
Kadayıf Dolması,
tel kadayıf,
ceviz,
yumurta ve
sıvı yağ ile kızartılıp
toz şeker ve
limon suyuyla hazırlanmış
şerbette tatlandırılan bu eşsiz tatlı, üç şiş cağ kebabından sonra ağızlarımızı tatlandırmaya bire birdi. Tabakta harika görünen tatlının beklediğimiz gibi
sıcak servis edilmediğini ve hemen hepimizin beklediği
çıtırlıkta olmadığını söyleyebilirim. Bununla birlikte içi yumuşaktı. Tatlının lezzetinde
cevizlerin rolü gerçekten büyük olmuş. Besbelli ki kaliteli cevizler seçilmiş ve bu ceviz parçaları tatlıya bambaşka bir tat, bambaşka bir aroma katmış. Tatlının az pişmiş olduğu yönünde yorumlar da mevcut.
Yazımı bitirmeden önce
masadaki diğer unsurlara değinmeden duramayacağım.
Yoğurt, yukarıda da bahsettiğim gibi oldukça lezzetliydi ve eleştirilecek pek bir tarafı yoktu. Ne var ki
salata için aynısını söyleyemeyeceğim. Öyle güzel cağ kebabı yapan yerin öyle
sıradan bir salatası olmamalıydı bence. Malzeme yönünden pek yetersizdi. Genel yorumlar da klasik veya vasat olduğu yönünde. Sofradaki diğer tabaklarda da
kızarmış biber, sumaklı soğan ve acılı ezme vardı. Acılı ezme aşırı tuzluydu. Kızarmış biber için acı çıkabilir uyarısını aldık. Sumaklı soğana diyecek yok, soğan seviyorsanız mutlaka cağ kebabıyla birlikte sofranızda bulunsun; gayet lezzetliydi.
Böylece, dostlar, bir BuGusto etkinliğinin daha sonuna geldik ve karınlarımız dolu, kafalarımız rahat, damaklarımızda eşsiz tatlarla mekandan ayrıldık; Ümraniye'den kalkıp üniversitemize döndük. Et günlerinin devamı dileğiyle. Takipte kalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder