Aydın Boysan röportajına giderken umduklarımızla oradan
ayrılırken cebimize doldurduklarımızı değerlendirmemizi isteseniz, eminim
hepimizden çok farklı şeyler işiteceksiniz. Ama bir şeyin ortak olacağı
muhakkak, o da bulduklarımızın umduklarımızın kat be kat üzerinde olduğu.
Sizinle de o günü paylaşmak için sabırsızlanıyoruz, bu yüzden dergi çıkana
kadar bekleyemedik ve hem dergiye sığdıramadıklarımızı paylaşalım, hem de bir
ön gösterim yapalım dedik ve bu alıntılar derlemesini hazırladık size. “Rakı ne
için içilir? Rakı nasıl içilir? Gençlere ne öğüt verirsiniz?” gibi en merak
edilen soruların cevaplarını ise dergiye sakladık.
Devamı ve daha fazlası BuGusto’nun yeni dergisi TıkaBasa’da!
Devamı ve daha fazlası BuGusto’nun yeni dergisi TıkaBasa’da!
“Söylediğim her şeyi yazabilirsiniz. Hiçbirinden korkacak
değilim!”
“İçki önce
işle başladı. Yıllarca öyle devam etti. Sonra gittikçe kişisel ilişkiye
dönüştü. Sonra iş bitti kişisel ilişki sürdü!”
“Dine yakın değilim. Ama öğretmeye çalıştıklarından uzak
değilim. Namussuzluk etmem, hırsızlık etmem alçaklık etmem. Ama bunları din
değil aile öğrettiği için yaparım.”
“İt oğlu itlerle, hergelelerle de
dostluk ettim. Ama kendime gelince yapmadım ha.”
“Beş kıta gezdim, hepsini ilgiyle, severek, öğrenerek
gezdim. Eskiler dünyayı görmemişler! Benim annemin babası hacıdır, babamın
babası kadıdır kadı! Sonra da ben varım işte. Ama o zavallılar bilmiyorlardı ki
nasıl yaşanacağını, dünyayı görmemişlerdi be!”
“Ben 15 sene yaptım öğretmenliği. Ama saatlerim belliydi,
şartlı gidiyordum. İTÜ Maçka’da. Öğrencilerimle de aram sanırım iyiydi. Oradan
mezun olan gençlerle birlikte çalıştım ben yıllarca. Sevdim de öğretmenliği.”
“Mimar olarak dost olduğum bilge insanlar vardı. Hasan
Pulur’la arkadaştı onlar. Bir gün sabah erken saatte Hasan Pulur geldi bizim
eve, yıllarca arkadaşlık ettik tabii. Ben şaşırdım tabii niye geldi diye,
oturduk. “Ne oldu ya?” dedim. “Abi, gazete yazarlığına başlıyorsun” dedi. Sene
1981. Hürriyet gazetesinde yazı yazmaya başladım. ‘83’te de ilk kitabım çıktı.
Bunlar ilginç şeylerdi, ama bereket oldu ya! Bereket oldu! Ha bunlar olmasaydı
da, bir hergelelik olurdu! Ben memnunum yaşadığım hayattan, zorluklarıyla
belalarıyla iyilikleriyle birlikte.”
“Hayatımda bir takım
belalar da geldi başıma. Mesela ben Hakkari’de hükümet konağının şantiye şefliği
yaptım 1.5 sene. 46-47 yıllarında. Gitmek bile belaydı. Başında durdum, zordu.
Ama ben onu yaptım, çırpına çırpına. Belaları dahil her şeyinden memnunum
hayatımın!”
“Iki defa akciğer
kanseri ameliyatı oldum. 20 sene evvel ve 15 sene evvel. O olmasaydı bu
olmasaydı deyip geri almanın imkanı yok.
Pişmanlık duysan neye yarar? Bunu değil şunu yapsaydım diye seçim yapmak
mümkün değil. Onun için, açık açık paşa
paşa ciddi ciddi ne olduysa ona katlanmayı öğrenmek lazım. 90 küsür yaşında ben
yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim. İyi şeyler de yaşadım kötü şeyler de
yaşadım. Bunların hepsi ya borcumdu benim ya da alacağımdı.”
“Yanlış yaptığım
şeyler oldu, ama pişman olduğum hiçbir şey olmadı! Çünkü insan buna çok pişman
oldum, şuna pişman oldum demeye başlarsa yaşadıklarına haksızlık eder. Çünkü
pişman oluyorsan doğru yaptığın işi de yapamamışsın demektir. Bela insanın
başına gelmesi gereken bir şeydir, haldir, olur.”
“İçkilerin hepsi şaheserdir be! Kıyas kabul etmez. Dünyanın
tüm içkilerini içtim ben. Nereye gittiysem oranın içkisini içtim. Yadırgamadım
hiçbirini, hepsini seve seve içtim. Ama rakı dediğimiz içki, Yunanistan,
Orta Doğu ve Türkiye’de var, başka yerde yok.”
“Eğer Shakespeare rakı içiyor olsaydı, ciddi bir Müslümanlık
doğururdu bu. Rakı içemediği için zaten bunları yazmış böyle.”
“Rakıya buz atmak caiz değil! Şundan dolayı: buzu attıktan
sonra başlar erimeye. Birinci yudumdan sonrakilerin lezzetleri farklı olur. O
değil o. İkisini de mutlaka soğutup öyle karıştırmak lazım, buz atmak doğru
değil.”
“Sükunetini bozmayanla içmek en iyisidir. Böyle gevezeliğe
başlayıp başkasına fırsat vermeyen insandan nefret ederim. Konuşkanlıksa
amenna. Suskunluk şart da değil, gerekli de değil. Ama bir iki cümle ettikten
sonra susmasını öğrenmesi lazım insanın. Hele bu masada! Bıktırır insanı uzun
konuşmalar.”
“Adam gibi içmek lazım rakıyı. Öyle lakır lukur içilmez.
Bedene değil de, ruha içmek lazım ruha…”
“Huzurunuz daim olsun!”

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder